23 Aralık 2010 Perşembe

EMZİRME REFORMU SOBESİ ( MİMİ)

Annelerimiz anne sütünün yararlarını bilmelerine rağmen nasıl emzirecekleri konusunda yeterince bilgi sahibi olmadıklarından sütü yetmediği düşüncesi ile ek besinlere erken başlamaktadır.Bu ise bebeğin büyüme ve gelişmesini olumsuz yönde etkilemekte,sık sık hastalanmasına neden olmaktadır.Bu yanlış uygulamaların değiştirilmesinde sağlık çalışanlarına büyük görevler düşmektedir.


Çünkü ülkemizde her bebeğin doğumdan hemen sonra emzirilmeye ihtiyacı var.Annelerimizin emzirmenin yararları konusunda ikna edilmelerinden çok, nasıl emzireceklerinin öğretilmesine ve bunu uygulamak için desteklemeye ihtiyaçları vardır.Tüm sağlık çalışanlarının:her bebeğin doğar doğmaz emzirmeye başlatılması,ilk altı ay sadece anne sütü ile beslenmesi,emzirmenin iki yaşına kadar sürdürülmesi konusunda ortak mesaj kullanmaları emzirmenin devamlılığı ve daha sağlıklı nesillerin yetiştirilmesi için şarttır.

İşte bundan hareketle Emzirme Reformu başlatıldı. Emzirme manifestosu yayınlandı. Bu hareketi desteklemek, yaygınlaştırmak ve ulaşabileceğimiz herkese bunu ilterek farkındalık yaratmak en önemli amacımız...

Siz de eğer bu yazımı okuyorsanız aşağıdaki sorulara kendinizce cevaplaytıp, bize email atarsanız , her bebeğin anne sütü almasına katkı sağlarsınız..


(1) Türkiye'de ilk altı ay sadece anne sütü alan bebeklerin oranı sizce yüzde kaç? (*)


Ülkemizde emzirme oranı %95 olmasına rağmen çok erken dönemde ek besinlere başlanmaktadır.Sadece anne sütü ile beslenme oranı ilk üç ayda %10 a 6.ayın sonunda %1.3 e düşmektedir.
(2) Siz bebeğinizi ne kadar süre anne sütü ile beslediniz?

Ben bloğumda daha önceden de bahsettiğim gibi 33 hafta da çok acil bir doğumla , oğlumu dünyaya getirdim. şöyleki 30. hafta da erken doğum tehtidi ile hasateneye yatıp, 33. haftanın başında bebeğimin kalp atışı neredeyse yokken acil bir doğum yaptım. Bunu belirtmemein amacı; erken de doğursanız anne sütü ile bebeğinizi besleyebiliyorsunuz.Fakat benim kaygı düzeyim ve stresim o kadar fazklaydı ki ilk günlerde olan sütüm , ikinci gün bıçak gibi gitti. İlk 40 gün mama takviyesi ile bebeğimi malesef beslemek durumunda kaldım. Fakat anne sütü ile beslemeyi çok istemem, bıkmadan usanmadan emzirmeye çalışıp, sürekli sağarak 40 gün sonunda sadece 1-2 öğün mama vererek oğlumu büyütttüm. Sadece anne sütü vererek 6 ay besledim(  1-2 öğün günler ilerledikçe tamamen ortadan kalktı.).6 ay sonunda oğlum birden emmeyi kesti. Bundan sonra da ne kadar uğraştıysam, malesef şimdi emmiyor. Ama emziren anneleri gördüğümde içim hep buruk:((
(3) Kaç ay doğum izni kullandınız?

Doğumum 33. hafta da olduğu için doğum öncesi iznim malesef yandı. Doğumdan sonra yasal izin olan 8 hafta izin yaptım. İşim o kadar yoğundu ki, ücretsi,z izin alamadım. Ve erkenden işe dönmek durumunda kaldım. Yani bebeğim , miadında yeni doğan bebekken , onu bırakıp işe gitmem, gerekti. O nedenle Emzirme Reformunun en büyük destekçilerindenim. devlet 6 ay sadece anne sütü derken, bir yandan 8 haftadan sonra işe başlamak zorunda kalmak çok büyük çelişki. Özellikle de prematür bir bebek sahibi iseniz bu durum iki misli yıkıcı oluyor.
(4) Yasal süt izninizi kullanabildiniz mi?

Evet kullandım. fakat ücretsiz iizn alamadığım gibi, süt izinlerimide herzaman kullanamıyorum.

(5) Emzirdiğiniz ya da süt iznini kullandığınız için iş yerinde mobbing (tepki, işi bırakmanız için baskı) ile karşılaştınız mı?

Evet.. Ben bir hastanede ve tüp bebek kliniğinde çalışmış olsam da , bu baskıyı hissediyorsunuz. Süt sağmak için odanıza kapandığımda bir hasta gelince, hadi toparlan hasta ile konuş, sonra tektrar sağmaya başal.. gibi hep sorunlar yaşadım. Bunun dışında ben süt iznimi hergün işten 1,5 saat erken çıkarak kullandım. Bu da herzaman hastane ortamında mümkün olamıyor. arada kaynayıp gidiyor..


(6) Bebeğinizi toplum içinde, dışarıda emzirmeniz gerektiğinde sıkıntı yaşadınız mı?

Hayır, hç bir sıkıntı yaşamadım. istediğim heryerde, bebeğimin istediği heryerde emzirdim. O dönemde önemli olan bebeğimi emzirmekti, onun için hiçbir şeyi takmadım. Emzirme önlüğü, emzirme pançosu gibi birtakım emzirirken kullanılan kıyafetleri ben kullanamadım. Oğlum çok sıkıntılıydı. Ama bu tip kıyafetler artık annelerin işini çok kolaylaştırıyor. O nedenle bıu sıkıntıya düşmemelerini, kendilerini eve tıkmamalarını tavsiye ediyorum. Emzirme dünyanın en doğal şeyi...Ve bebeklerimiz her yerde her istedikleri yerde emmeye hakkları var...

(7) Emzirme konusunda desteğe ihtiyacınız oldu mu? Gerek emzirme danışmanlığı, gerekse psikolojik olarak yeterince destek bulabildiniz mi?

Ben kendimde emzirme danışmanıydım. Fakat terzi kendi söküğünü dikemez mevzuu gibi kendi kendime hiç yardımım olamadı. Ama doğum yaptığım hastanedeki bebek hemşiresi arkadaşlarım bana bıkmadan usanmadan destek oldular. Ayrıca hastaneden çıkıp eve gittiğim dönemde de , her sıkıştığımda hastanedeki arkadaşlarımın desteği oldu. gerek biberonla beslemek gerek emzirme konusunda..Ayrıca lohusalık döneminde sağolsun etraftaki herkes bir emzirme danışmanı olup birsürü fikirler verdiler. O dönemde oğlumda emme refleksi tam gelişemediği için emmerken bir süre hep sıkıntımız oldu. O dönemde herkes fikir beyanediyor. Bir süre sonra ben doğum sonarsı depresyonuna girdim. Hayatımda hiç bu kadar zorlandığım bir dönem olmamıştı.
O dönemde de hamile kursumuzu beraber verdiğimiz psikolg arkadaşım Gonca'nın da bana desteğini gözardı edemeyeceğim. Olaylara  bakış açımı değiştirdi. Var olan durumla nasıl başedebileceğimi öğretti bana . O nedenle böyle bir sıkıntı yaşadığınızda danışmanlık almaktan lütfen çekinmeyin!!
(8) Emzirdiğiniz süre boyunca etraftan "sütün yetmiyor, mama ver, bu çocuk meme emmek için çok büyük” şeklinde baskı gördünüz mü?
EVET!!!!!
Hem de nasıl..Zaten zor bir dönem yaşarken , etraftakilerin yorumları insanı gerçekten depresyona sokuyor. Her bebeği tebrik etmek için arayanın, ikinci kelimesi bebek emiyor mu? aa bu çok küçük..Sütün mü yetmiyor? Mama verirsin , neden? mama vermezsin neden?... gerçekten o dönemde bulaflar insanı çok yoruyor. Bence ilk 40 gün boyunca eve misafir kabul etmemek lazım. bebek anneye anne de bebeğe alışncaya kadar...
(9) Emzirme Reformu’nu biliyor musunuz? Sizce Emzirme Reformu neden gerekli?

Emzirme Reformunu biliyorum. tüm kalbimle de destekliyorum..
Anne sütünün, hem bebek için hem de anne için  ne kadar yaralı olduğunu tek tek anlatmaya gerek yok.. vücudumuz o kadar muazzam ki, anne sütü üretebiliyoruz. Malesef bunun kıymetini yeteri kadar bilemiyoruz. O nedenle Emzirme Reformu gerekli.. Bu farkındalığı arttırmak, her bebeğin anne sütü alma hakkını savunmalıyız!!

(10) Emzirme Reformu'nu web sitesinde desteklediniz mi? Destek olmak için


http://emzirmereformu.com// adresindeki formu doldurmanız yeterli.




Yukarıdaki soruları yanıtladıktan sonra, veri takibi yapabilmek açısından yazınızın linkini bilgi@emzirmereformu.com adresine gönderiniz.


(*) Türkiye’de ilk altı ay sadece anne sütü alan bebeklerin oranı yüzde 1,3. (Kaynak UNICEF Türkiye). Annelerin yüzde 98'i doğumdan sonra emzirmeye başlıyor, fakat ilk iki aydan sonra genel emzirme sorunları veya işe başladıklarında yaşadıkları sıkıntılar nedeniyle emzirmeyi ve anne sütüyle beslemeyi sonlandırabiliyorlar.

Yazımı okuyan beni tanıyan ya da tanımayan tüm arkadaşlardan bu sorulara cevap vermelerini rica ediyorum..Ayrıca http://benimrenklerim.blogspot.com/ bloğunun sahibi Çiğdem'i de sobeliyorum...

21 Aralık 2010 Salı

EMZİRME REFORMU....

TOPLU EMZİRME ETKİNLİĞİ”YLE SÜRÜYOR

Anne sütü ve emzirmenin önemi hakkındaki farkındalığı arttırmak için geçtiğimiz haziran ayında başlayan EMZİRME REFORMU, 2 bini aşkın gönüllü sayısı ve yeni projeleriyle devam ediyor. EMZİRME REFORMU MANİFESTOSU’yla da desteklenen sosyal sorumluluk hareketi, 18 Aralık Cumartesi günü Nişantaşı City's Alışveriş Merkezi'nde düzenlenen "Toplu Emzirme Etkinliği"yle emziren anneleri biraraya getirdi. İstanbul Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gülbin Gökçay'ın imza günüyle renklenen etkinlikte ayrıca, emziren anneler için "Emzirme Danışmanlığı" eğitimi de verildi.
Annelerin emzirme konusundaki bilgi yetersizliği ve kaygısı, annelerin emzirme konusunda yeterince cesaretlendirilmemesi, kadının çalışma hayatında daha çok yer alması, formül mamaların anne sütünün yerini alması ve biberonla beslenmenin özendirilmesi emzirme oranlarının düşmesine sebep oluyor. Bu eksikliklerde hareketle anne sütüyle beslenme oranının artması ve annelerin emzirme konusunda bilgilendirilmesini amaç edinen "Emzirme Reformu" sosyal sorumluluk hareketi yeni projelere imza atmaya devam ediyor. Emzirme Manifestosu'yla desteklenen Emzirme Reformu hareketi, annelerin bebeklerine verdiği en güzel hediye olan anne sütüyle beslenme oranın artması için çalışmalar yapıyor. Emzirme Reformu hareketinin çalışmalarından biri olan "Toplu Emzirme" etkinliğinin 2'incisi bakım ürünleri markası Lansinoh’un katkılarıyla 18 Aralık Cumartesi günü Nişantaşı City's Alışveriş Merkezi'nde düzenlendi. En iyi gıdanın anne sütü olduğunu söylemek amacıyla anneler aynı anda bebeklerini emzirdi.



Annelerin bilgilendirilmesi gerekli ...
İstanbul Üniversitesi Florence Nightingale Hemşirelik Yüksekokulu hemşireleri Nilüfer Doğan ve Nevin Yıldız'la anne ve anne adaylarına verilen "Emzirme Danışmanlığı Eğitimi" ile başlayan buluşma, İstanbul Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Prof. Dr. Gülbin Gökçay'ın imza günüyle devam etti. Dünya Anne Sütüyle Beslenme Akademisi üyesi, Dünya Sağlık Örgütü ve UNICEF Emzirme Danışmanlığı kurslarında danışmanlık ve yöneticilik görevleri bulunan Prof. Dr. Gülbin Gökçay, annelerle yaptığı söyleşide anne sütüyle beslenme oranlarının artması için öncelikle annelerin emzirme konusunda bilgilendirilmesi gerektiğini vurguladı ve emzirmeyle ilgili en çok merak edilen soruların yanıtlarını verdi. İmza günü kapsamında toplanan gelir “Çocuk Sağlığı Derneği”ne bağışlandı.

Neden Emzirme Reformu?

T.C.Sağlık Bakanlığı ve Dünya Sağlık Örgütü bebeklerin ilk altı ay mutlaka anne sütüyle beslenmeleri gerektiğinin altını çizerken gerek iş hayatında gerekse toplumsal hayatta bu yaklaşımla ilgili yaşanan sorunlar ve emzirme konusundaki kanuni yetersizlikler pek çok bebeği ilk altı ay anne sütünden mahrum bırakıyor. Türkiye’de ilk altı ay sadece anne sütüyle beslenen bebeklerinin oranının 1.3 olması, “Emzirme Reformu” gerekliliğini kanıtlıyor.

Çalışan annelerin süt izni yetersiz

Yeni doğan bebeğin anneye en çok ihtiyaç duyduğu ilk bebeklik döneminde beslenmek için meme emmesi, anne şefkati sayesinde dış dünyayı huzurlu bir yer olarak hissetmesinde önemli bir rol oynuyor. Bu nedenle uzmanlar, özellikle ilk altı ay mümkün olduğunca annenin bebeği sık görmesini hatta temel bakımı kendisinin vermesini öneriyor. Çünkü bebekler, ilk altı aya kadar sadece belirli sürelerle anneden ayrı olmayı tolere edebiliyor. Ancak; iş hayatında başarılarını fazlasıyla kanıtlayan kadınlar, annelik görevini layıkıyla yerine getirmek için iş yerinde birçok zorluğa göğüs geriyor. Çalışan anneye tanınan toplam 16 hafta doğum izni yetersiz kalıyor ve günlük 1 buçuk saatlik süt izni ise annenin emzirmesini sekteye uğratıyor.

EMZİRME MANİFESTOSU
İŞ HAYATINDA;
Yasaya göre, bir yaşından küçük çocuğunu emzirmesi için günde toplam bir buçuk saat süt izni verilen anne, bu sürenin hangi saatler arasında ve kaça bölünerek kullanılacağını kendisi belirler. Bu süre günlük çalışma süresinden sayılır. Bu madde, iş yasasında teminat altında olmasına rağmen uygulamadan kaynaklı sorunlar yaşanmakta, çalışan anneler süt izinlerini hakları doğrultusunda kullanamamaktadır. Bu sorunlar iş yerinin bakanlık müfettişleri tarafından denetlenmesi ile düzeltilebilir.
Sağlık Bakanlığı’nın “ilk 6 ay sadece anne sütü” politikasıyla Çalışma Bakanlığı’nın çalışan annelere sağladığı 4 aylık doğum izni birbiriyle çelişmektedir. Birçok anne bebeği henüz iki-iki buçuk aylıkken çalışmaya geri dönmek durumunda kalmakta ve işyerinde sütünü gereği gibi sağamadığı için sütü azalarak kesilmektedir. Bu yanlışlık bir an önce giderilmeli, Çalışma Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı’nın “ilk 6 ay sadece anne sütü” uygulamasını destekler hale getirilmelidir.
Ülkemizde doğum izni konusunda ciddi değişikliklere ihtiyaç vardır.
Birçok çalışan anne doğumdan önce 8, doğumdan sonra 8 olmak üzere, toplamda 16 haftalık ücretli doğum izni kullanabilmekte, doğumdan önceki izninin beş haftasını doğum sonrasına aktarabildiği takdirde bile bebeği henüz gün boyu meme emmesi gereken durumda olmasına rağmen işe geri dönmek durumunda kalmaktadır. Dolayısıyla oldukça yetersiz kalan hali hazırdaki doğumdan sonraki 8 haftalık ücretli doğum izni en az 6 aya çıkarılmalıdır.
Doğum sonrası ücretsiz izin konusunda özellikle de özel sektörde çalışan anneler zorluk yaşamakta, annenin ücretsiz izin isteğine kötü bakılmakta, hatta işten çıkarma sebebi olarak bile görülebilmektedir. Dolayısıyla ücretsiz izin konusunda da ciddi değişiklikler yapılmalı, doğum sonrası ücretsiz izin en az iki seneye çıkarılmalı ve özel sektör çalışanları da, kamu çalışanları gibi rahatlıkla ücretsiz izin kullanabilmelidir.
“Gebe Veya Emziren Kadınların Çalıştırılma Şartlarıyla Emzirme Odaları Ve Çocuk Bakım Yurtlarına Dair Yönetmelik”, Madde 15’e göre, “yaşları ve medeni halleri ne olursa olsun, 100-150 arası kadın işçi çalıştırılan işyerlerinde, bir yaşından küçük çocukların bırakılması ve bakılması ve emziren işçilerin çocuklarını emzirmeleri için işveren tarafından, çalışma yerlerinden ayrı ve işyerine en çok 250 metre uzaklıkta bir emzirme odasının kurulması zorunludur.” Yine aynı yönetmelik, “yaşları ve medeni halleri ne olursa olsun, 150 den çok kadın işçi çalıştırılan işyerlerinde, 0-6 yaşındaki çocukların bırakılması ve bakılması, emziren işçilerin çocuklarını emzirmeleri için işveren tarafından, çalışma yerlerinden ayrı ve işyerine yakın bir yurdun kurulması”nın zorunlu olduğunu, yurt açma yükümlülüğünde olan işverenlerin yurt içinde anaokulu da açmak zorunda olduğunu belirtmektedir. Bu maddeler yürürlüğe konmalıdır.

Aynı yönetmeliğe göre, emziren işçi doğumu izleyen altı ay boyunca gece çalıştırılamaz. Yeni doğum yapmış işçinin doğumu izleyen sekiz haftalık süre sonunda, emziren işçinin ise, altı aylık süreden sonra gece çalışması yapmasının güvenlik ve sağlık açısından sakıncalı olduğunun hekim raporu ile belirlendiği dönem boyunca, gece çalıştırılamaz. Bu maddelere de uygulamada sadık kalınmalı, emziren anneler gece çalıştırılmamalı, vardiyalı çalışmaya zorlanmamalıdır.
Emziren anneler günde 7,5 saatten fazla çalıştırılmamalıdır. Bu, kanun gereği böyledir.
Hiçbir çalışan anneye çocuğunu emzirdiği ve süt izni kullandığı için işyerinde “mobbing” uygulanmamalıdır. Annenin süt iznini kullanacağı saatlere kasti olarak acil toplantılar, “o dakika bitirilmesi gereken işler” denk getirilmemelidir. Anne, fazla mesai yapması için zorlanmamalı, işini kaybetme tehdidiyle süt iznini kullanması engellenmemelidir.
Hiçbir çalışan anne emzirdiği için, süt iznini kullandığı için işinden çıkartılmamalıdır.
Çalışan bir annenin süt iznini kullanıyor olması performansının düşük olduğu anlamına getirilmemelidir. Annenin işyerinde bulunduğu saatlerdeki performansı, diğer çalışanların performans değerlendirme ölçütleri ile aynı doğrultuda, adil bir şekilde değerlendirilmelidir.
İşyerinde sütünü sağması gereken annenin ihtiyaçları (oda, buzdolabı vb.) karşılanmalı ve mahremiyetine saygı gösterilmelidir. Anne, tuvaletlerde ya da arşiv odalarında sütünü sağmak zorunda bırakılmamalıdır.


TOPLUMSAL HAYATTA;

Gebeler ve yeni anneler, emzirme hakkında yeterince bilgilendirilmelidir. Yeni annelerin, emzirme teknikleri konusundaki yetersiz bilgileri “sütüm yetmiyor” gibi endişelere yol açmakta, mama vermeye yatkın doktorlardan ve aile büyüklerinden gelen baskının da etkisiyle birçok bebek anne sütünden gereksiz yere mahrum kalarak mamayla beslenmektedir.
Emzirme, doğumdan sonra en kısa sürede başlamalıdır. Tıbbi bir engel yoksa, doğumundan sonraki ilk dakikalarda bebek annenin kucağına verilmeli ve doğumdan sonraki ilk yarım saat içinde emzirmenin başlaması sağlanmalıdır.
Her annenin bebeğini istediği sürece emzirme hakkı vardır. Hiçbir anneye çocuğu “meme emmek için fazla büyüdüğü için” mahalle baskısı yapılmamalı, anne ve bebek devamını istediği sürece bu bağın zorla kopartılması hiçbir şekilde talep edilmemelidir.
İsteyen her anne, parkta, sokakta, alışveriş merkezinde vs. bebeğini emzirebilmelidir. Hiçbir anneye ortalıkta emzirdiği için ayıp, yasak, ya da kötü bir şey yapıyormuş izlenimi verilmemelidir. Bebeğini emziren annenin memesi cinsel obje değildir.
Ortalıkta emzirmek istemeyen annenin mahremiyetine de saygı gösterilmelidir.

ANNELERE...

Anne demek;

* Yenilen her lokmadan sonra alkış kıyamet koparan,şenlik havasına
bürünendir.
* Çıkan her pirinç tanesi diş için tüm hısım akrabaya telefon açandır.
* Tüm hafta hayalini kurduğu pazar kahvaltısına oturup asla yiyemeden
kalkandır.
* Sabaha kadar kırk sefer uyanarak,sabah kalkıp zombi gibi işe gitmektir.
* İşten eve geç gelmenin vicdan azabıyla bebeklerinin yanına kıvrılıp
saatlerce koklayandır.
* Tatil yapamamanın kitabını yazandır.
* Eskiden hergün uğradığı kuaförünün yolunu unutandır.
* Çaydanlığın kapağı ile pet şişeyi kapatmaya çalışandır.
* Parça pinçik olmuş pazar gazetesini birleştirip okumaya çalışandır.
* Gecenin bir yarısı gözü kapalı süt ısıtıp,gözü kapalı geri dönendir.
* Saatlerce leblebi parmaklı ayakları öpmekten sonsuz keyif alandır.
* Temcid pilavı tadındaki baby tv yi seyretmektir.* Bebek şef şarkısı
söyleyerek,fırsat bu fırsat deyip birşeyler yedirmeye çalışmaktır.
* Üzümün çekirdeklerini tek tek çıkarmak,mısırı tanelere ayırmaktır.
* İşten yeni gelmiş ve içeri ilk adımı atmışken,"Anne atttaaaaa"
sözleriyle çark edip,en yakın parkın yolunu tutmaktır.
* Anne demek bebek havuzunda yüzmektir.
* Başka bir anneyi nerede görürse görsün "Seni çok iyi anlıyorum tatlım
"bakışı atandır.
* Aşı takvimini ezbere bilendir.
* Kazara kendi için alışverişe gidip nasıl olduysa bebek kıyafeti dolu
poşetlerle geri dönendir.
* Ne kadar sert olursa olsun hayır demeyi beceremeyendir.
* İşe yetişmek için düğmelerini bahçede ilikleyendir.
* Uyduruk ninni besteleyendir.
* Çantasında sürekli Oyuncak kurbacık,ıslak mendil ve kreker taşıyandır.
* Son teknoloji telefonu denize atıldığında ,diken diken olmuş her bir
Saçına rağmen,annecim telefonlar yüzemez diyebilendir.
* Anne demek eskisinden bin kat daha güçlü olmak demektir.
* Anne demek hayatının sonuna kadar ve sonunun da ötesinde birileri için
endişelenmektir.
* Anne demek iki küçük melekle,gururla, küçük dağları ben yarattım edasında yürüyebilmektir.
* Anne demek yüreğini parçalara bölüp herbir parçayı özenle onlara sunmaktır.
* Anne demek 9 ay karnında taşımak değil,ömrünün sonuna kadar yüreğinde taşımaktır.

http://nikkentobi.blogspot.com/ ALINMIŞTIR..

19 Aralık 2010 Pazar

EMZİREN ANNELER CİTYS DE EMZİRME ETKİNLİĞİNDEYDİ..

Dün Citys de Emzirme Reformunun yeni bir etkinliği vardı. Bu etkinlik çok güzel olmasının yanı sıra Prof. Dr. Gülbin Gökçay'ın ve onunla beraber çalışan 2 emzirme danışamanı hemşirenin verdiği eğitimle çok da yararalıydı.. Gülbin Hanımın kitabını katılan annelere imzaladı. Anneler ve bebekler çok güzeldiler. Ben yine işten apar topar gittim. Oğluşum yine yoktu. Fakat annanesinde çok ağladığından geldiğim gibi Gülbin hanımla kısa bir konuşmandan sonra yine apar topar ev dönmek zorunda kaldım. Yine de o ortamın havasını solumak ve annelerin emzirmesinin ne kadar önemli olduğunun altını çizdiği  bir etkinlikte olmaktan çok memnun oldum..
Uzun zamandır görmediğim ama emaillerle götüştüğüm ,Gülbin Hanımla konuşmamda çok önemli bir dernekten de haberdar oldum. Çocuk Sağlığı Derneği. Bu derneğinde çok yararlı etkinlikleri ve yardımları var..Gülbin Hanım bu derneğe üye olmam hakkında kısa bir konuşam yaptık. O yararlı etkinliklerin bir parçası olmak da süper olur.

http://www.cocuksagligidernegi.org/

 Buradan daha detaylı bilgi edinebilirsiniz.

Aşağıdaki linkte de dün Show TV de yayınlanan etkinlikle ilgili görüntüler de var.
http://www.direkdizifilm.net/showtv-ana-haber-bulteni-18-aralik-2010-izle-kisim-3.html

16 Aralık 2010 Perşembe

ALTUĞ ARTIK 11 AYLIK..

Bebeğiniz bu ay neler yapar?


• Küçük bir objeyi baş ve diğer parmaklarının herhangi bir yerini kullanarak kaldırabilir.

• “hayır” kelimesini anlamalıdır, fakat her zaman buna uymaz.
Bebeğiniz artık basit emirleri ve "Hayır" kelimesini anlar ancak bunlara genelde uymamayı tercih edecektir. Hayır kelimesinin bebeğiniz üzerindeki etkisini artırmak için bu kelimeyi sadece gerçekten ciddi uyarılarda bulunmak istediğiniz durumlarda kullanın. Bu dönemde genellikle bebeğiniz yaptığınız bir uyarıyı ertesi güne unutmuş olacaktır. Ancak yine de ona doğru ve yanlışları öğretmek, disipline yönelik eğitime başlamak için çok erken bir dönem olduğunu düşünmeyin. Örneğin evdeki köpeğinizin kuyruğunu çekmeye çalışıyorsa elini yavaşça tutun, gözlerine bakıp "Hayır. Bu, köpeğin canını yakıyor!" diyerek, ona eliyle köpeği nasıl okşayacağını gösterin.


• El çırpma yada el sallama oyunu oynayabilir.

• Eşyalara tutunarak yürüyebilir.

• Anlık yada daha uzun süre ayakta desteksiz durabilir hatta bir kaç adım atabilir.

• Anne, baba hatta başka bir kaç kelime daha anlamını bilmeden söyleyebilir.

• Artık isteklerini ağlamadan da gösterebilir.

• Kendi başına bir fincan su içebilir.

• Kendince anlaşılmaz bir dilde sözler söyleyebilir.

- Bebeğinizin konuşma yeteneğini geliştirmesine yardımcı olmak için;

. Basit ve anlaşılır bir dilde ve sıklıkla onunla konuşun. Birlikteyken yaptığınız her eylemi, etrafta gördüğü herşeyi ona açıklayın.
. Bebeğiniz anlaşılmaz seslerle ve kelimelerle size birşeyler anlatmaya çalışırken tüm ilginizi ona vererek, onu dinlediğinizi belli edin. Onun kendine has konuşmasının içinden gerçeğe yakın kelimeleri seçerek ona geri söyleyin; böylece sizin onu anladığınızı ve ona karşılık verdiğinizi düşünecektir.
. Etraftaki nesneleri ona tanıtırken "büyük, küçük, dolu, boş, sıcak, soğuk" gibi sıfatlardan faydalanın; gerekiyorsa sayıları kullanın.
. Nesneleri tanıtırken renklerini de belirtmeyi unutmayın.
. Bebeğinize sık sık kitap okuyun.

• Hatta bebeğiniz iyi yürüyebilir.


Sevgili anne babalar, unutmayın ki her bebeğin farklı ve kendine özgü bir fiziksel, algısal ve sosyal gelişim tablosu vardır. Bu sebeple eğer bebeğiniz yukarıda bahsedilen gelişim aşamalarından bir kısmına henüz ulaşmadıysa gereksiz endişe ve korkuya kapılmayın. Eğer bebeğinizin gelişiminde dikkat çekici ölçüde bir problem olduğunu düşünüyorsanız mutlaka doktorunuza danışın. Bebeğinizin gelişim süreciyle ilgili en doğru bilgiyi doktorunuzdan alabilirsiniz.

Altuğ'a gelirsek;
Koltuk destek alarak sıralıyor. Hatta geçen hafta tutunmadan adım attı. Desteksiz durduğunu farkedince dengesini kaybetti. Ama o an çok şaşırtıcıydı. Çok sevdiği oyuncağını uzağa koyduğumda tutunarak sıralıyor ve ona ulaşıyor.
Halen baba, dede diyor. Ama konuşma da biraz tembeliz. Başka anlamlı kelimeler söylemiyor. Ne istediğini bize o kadar güzel anlatıyor ki, bazen ben bile şaşıyorum. Su, yoğurt denildiğinde  hemen anlıyor..
Oyun oynamayı çok seviyoruz. Saklambaç, aynaya bakarak konuşmayı çok seviyor.Plastik kutuları üstüste koyduğumda onları dağıtmayı çok seviyor. Oyuncak sepetini önüne koyduğumuzda oyuncakları içinden boşaltıp, onlarla oynamaktan hoşlanıyor. Camdan bakıp, yoldan geçen arabaları izlemeyi seviyor. Kuşlar bakmayı, ''oğlum bak kuş ''denildiğinde kafasını yukarı kaldırıp, bakıyor. Çok komik, 20 gündür dilini farketti. Oğlum dilini uzat, denildiğinde dilini dışarı çıkarıyor. Şu aralar burnun , ellerin, parmakların.. nerede oyununu oynuyoruz. Kablolar ve bizim laptoplarımız Altuğ efendinin en sevdikleri.. Laptobun kapağını açıp-kapamayı çok seviyor.Kitap okumaya her kalktığımızda alıp, onunla diş kaşımayı şu an için çok seviyor. Ama alışkanlığı olsun diye , hergün eline mutlaka kitaplarını verip, karıştırmaya çalışıyoruz. Müzik dinlemeyi ve benle dans etmeyi çok seviyor. Mama sandalyesindeyken müzik duyduğunad ayaklarını oynatıp, ellerini şaklatmaya çalışıyor. O kadar tatklı oluyor ki..
İstemediği şeyler yapılınca veya istediği birşeyi vermediğimizde artık tepkisini koyuyuor. Sanırım biraz inatçı olacak. Elinden o istemeden birşeyi alırsak, kendini atıveriyor..Büyüdüğünde yandık sanırım..:))


Yürütecini yükseltip, içinde dik durup, etrafı seyrediyordu. Geçen hafta yürüteci indirdik.. Onunla istediği yere doğru hareket edebileceğini öğrendi. İlk tepkisi çok komikti. Heyecanlandı.. Ama bu durum tehlikeleri de ardından getiriyor. Çünkü direkt tv gidiyor, küçük adamm.. Bu dönemden sonra evde güvenlik önlemlerini almak gerek...
Bu ay Altuğ'a smart trike bisiklet aldık. Onunla ev içinde dolaşmaktan çok memnun .. yazı dört gözle bekliyoruz. Bisikletiyle caddelerde boy gösterecek...


Yemek yeme olayımız belli rutinde devam ediyor. Pütüklü şeyleri yumuşaksa yiyor. Eğer doymaya başladıysa o zaman bazen sorun çıkarıyor. Bizimle beraber sofrada oturmaktan çok keyif alıyor. Tok bile olsa , anne ve babasının tabaklarından tırtıklamaktan çok mutlu..Bardaktan su içmeyi seviyor. Suluklardan içmeyi beceremiyor. Bardağa su koyup, eline versek içecek, ama üstünü başını ıslatıyor. Kış olduğundan dolayı ben de korkur, bu konuda onu engelliyoruz. Bu davranışım belki hata...Geçenlerde köfte yiyorduk. onun önüne minik minik lokmalar yaspıp, koydum. Onlara bir güzel yedi.. muz ve mandalina karışımını halen çok seviyor. yoğurt vazgeçilmezi. Birşey yemek istemediğinde önünden yoğurt verince, Altuğ bu yoğurt , dersem hemen ağzını açıyor.Onun dışında sebze yemeklerinin içine et ve tavuk koyuyoruz. Arada balıkda veriyoruz. Ama bizim biraz ihmalimiz haftada iki kere balık veremiyoruz.Bunların dışında yemek ile ilgili çok büyük problemimiz yok..
Uyku düzenimizde de sıkıntı yok: Sabah 06:00-06:30 gibi sütünü içip, 07:30-08:00 arası uyanıyor. Biraz ayakta kalıp, yaklaşık 09:00-09:30 gibi 1 saat uyuyor. Ardından kahvaltı, oyun saat 12:30-13:00 arası 1 saatlik uyku , bu bazen yarım saaatte olabiliyor. Sonra öğle yemeği veoyun,16:00-16:30 arasıb-nda yarım saatlik kestirme. uyandığında ben eve gelmiş oluyorum.. Bol bol koklaşıp , oyun oynuyoruz. 17:00-17:30 civarı meyve yiyoruz. 18:30-19:00 arasında bazen yarım saat- 15 dakikalık enerjı uykusu uyursa, geceyi 24:00de bitiriyor. Yok uyumazsa 22:30 civarı huzuırsuzlanıp, uykuya geçişimiz oluyor.
gündüzleri uykuya hafif ayakat sallanarak geçiyor: biz eve geldiğimiz de kuacağımızda ya da kendi kendine uykuya geçiyoruz.. Yatağı bizim yatak odasınad. kendi yatağında yatıyor. Eğer kendi odasında olsa da çok sorun olacağını düşünöüyoruz. bizim yatağımızda yatmayı çok sevmiyor. Uykusunda çok döndüğünden, bize çarptığında uyanoyor. O nedenle düzenin bozmayıp, yatağınada uyutuyoruz...

10 Aralık 2010 Cuma

18 ARALIK DA CİTY'S DE YENİ BİR EMZİRME ETKİNLİĞİ

18 Arakıl da City's alışveriş merkezinde EMZİRME REFORMUNUN  yeni bir toplu Emzirme Etkinliği düzenlenecek. Bu etkinliğe ayrıca Prof. Dr. Gülbin Gökçay'lı yeni çıkan kitabını YAŞAMIN İLK İKİ YILINDA ÇOCUK SAĞLIĞI VE BAKIMI imzalayacak.





Bebeği olan ve bebek bekleyen herkese öneririrm. Saga yayınlarından çıktı. Remzi ve D&R'lar da bulunmakta...

Herkese tavsiye ederim...
 
Eğer bu etkinliğe katıldığınızda EMZİRME REFORMU 'nun düzenlediği Toplu Emzirme Etkinliğine destek verir, Emzirme ile ilgili eğitime katılıp, Gülbin hanım ile tanışıp, kitabımnı imzalatabilirsiniz.
 
 
 Program:
 
 
12:30 – 14:00 – Seminer, Nilüfer Doğan ve Nevin Yıldız

14:00 – 14:45 – Prof. Dr. Gülbin Gökçay’ın “Yaşamın İlk İki Yılında Çocuk Sağlığı ve Bakımı” adlı kitabının imzalanması ve katılımcılarla söyleşi
14:45 – 15:00 – Toplu emzirme etkinliği

kaynak:
http://blogcuanne.com/2010/12/10/emziren-anneler-18-aralikta-toplaniyor/#comment-10720

9 Aralık 2010 Perşembe

http://www.hipp.com.tr

Alman organik bebek maması HIPP, 1-4 yaş arası çocuklar için renkli bir çalışma başlatıyor.Bünyesinde zihinsel engelli çocukları barındıran Özel Eğitime Muhtaç Çocuklara Yardı Derneği' ne (ERAM) destek amaçlı hayata geçirilen proje, " Adım Adım Büyüyorum" ismiyle yola çıkıyor.1-4 yaş arasındaki çocukların parmak boyalarıyla yapacağı resim çalışmalarını kapsayacak ve altı ay devam edecek.Altı ay sonunda çocukların yaptıkları çalışmalarda nasıl bir gelişim olduğuda gözlemlenmiş olacak.

Projeye katılmak için yukarıdaki adresteki katılım formunu doldurmak yeterli, formu dolduran annelerin adreslerine proje için gerekli parmak boyalarının ve altı adet özel resim kağıdının iletilmesiyle ilk adım başlıyor.Bundan sonra çocukların doyamayacağı eğlenceli bir süreç başlıyor.Gelen kağıtlara projenin parmak boyalarıyla önce çocukların ayak izleri alınıyor, kağıdın geri kalanıda çocuğun uçsuz bucaksız hayal dünyasına bırakılıyor.Altıncı ayın bitiminde çalışmalar, mayıs ayında gerçekleştirilecek sergide ERAM çocukları yararına satışa sunulmak üzere HİPP' te toplanıyor.Proje sonunda , minicik adımlarıyla projeye dahil olan çocuklar, hem zihinsel engelli çocukların hayata bir adım daha atmasını sağlamış, hemde yarattıkları bir çalışmanın sergilenmesiyle unutulmayacak bir hatırayı yaşamlarına eklemiş oluyorlar...

Haydi anneler hep beraber katılalım ve yorumlarımızıda paylaşalım...ve hatta her ay yaptığımız çalışmaları fotoğraflarıyla birlikte paylaşalım....

YENİ YIL İÇİN YARARLI BİR KAMPANYA !!!!!

Bana gelen emaili sizlerle paylaşıyorum. Herkesin bu biliçte olup, bu kampanya destek vermesi, ne güzel olur!!!

''bu kampanyayı duyurmak istedim sizlere.Ekte görselini yolluyorum. Geçen sene de aynı vakıf ile yapmıştık bu hediye kampanyasını. Cerrahpaşa Onkoloji servisinde yatan 1 ile 17 yaş arası kanser tedavisi gören bebek ve çocuklara hediyeler vermiştik müşterilerimizin kendi el yazıları ile yazdıkları yeni yıl kartlarını ekleyerek. Bu sene vakıf Okmeydanı hastanesi onkoloji servisinde yatan ve ihtiyacı olan çocuklardan da bahsetti onlara da yardım edip edemeyeceğimizi sordu biz de memnuniyetle kabul ettik. Hem cerrahpaşa hem de okmeydanı hastanelerinde tedavi gören çocukların isimlerini ve yaşlarını bize iletecekler. Çok hassas oldukları bir dönemde maddi güçleri olmadığı için bu tip organik ürünlerden faydalanamayan çocuklara bir faydamız dokunacaksa çok seviiniriz. Sizlerin de aklında bulunsun. Herhangi bir konuda bana e-mailimdan ulaşabilirsiniz.



Sağlıklı ve güzel günler dilerim,

Tuba Tuna Yalcuva

Kapbula Organik Şeyler

Mohini AVM

Tanburi Ali Efendi Sokak 15/211

Etiler / Istanbul''

YENİ BİR SİTE...

Yen,i bir site.. sağlık ve gebelik.com

KOLİK BEBEK DE YAPILABİLECEKLER:

Her beş bebekten biri akşamüstüne doğru başlayan ve gece yatma zamanına kadar süren ağlama krizlerine tutuluyor. Doğumdan iki ya da üç hafta sonra başlayan kolik bebeklerin ağlamasının üçüncü ayın sonunda tamamen ortadan kalkması beklenir. Bebeğinizin ağlamasını dikkate almakla birlikte, koliğin tedavisinin olmadığını da bilmelisiniz. Halk arasında gaz sancısına iyi geldiği düşünülerek bebeklere verilen bitki çayları ise, sadece anneyi psikolojik olarak rahatlatmakta, bilimsel bir temele dayanmamaktadır. Üstelik, anne sütü alacağı miktar yerine bebeklerin karınlarının boş yere doldurulması da hoş değildir. En iyisi mi sabırlı ve sakin bir tutum izleyin. Çünkü kolik ağlamaları sonucu kendinizi çileden çıkmış ve çaresiz hissedebilirsiniz.

Bebeğinizin sıkıntılarını anlatmasının en kolay yolu ağlamasıdır. Ağlamak yeni doğmuş bir bebeğin olgunlaşmamış fizyolojisinden kaynaklanır. Bütün bebekler ağlarlar, fakat herhangi bir sağlık sorunu olmayan bebekte her türlü kontrol edilemeyen ağrıya,“kolik” yani gaz sancısı denir. Kolik ağlaması diğer ağlamalardan farklıdır. Bebek sakinleştirilemeden saatlerce ağlayabilir, çok ender ağlama bir gün boyunca sürer.

Gaz sancısı olarak da adlandırılan “infantil kolik”, genellikle bebeler 3-4 haftalıkken başlar ve 4. aya kadar devam edebilir. Bu sorunun kesin bir tedavi yöntemi yoktur. Fakat uygulanan bazı yöntemler yararlı olabilir. Kolik 3 ayın altındaki bebeklerin yüzde 10 ila 30’unda görülebilir. Genellikle kolik ağlaması her gün tekrarlar, bazen bir gece ara verdiği görülür.

Koliği olan bebekler günde ortalama 3 saatten fazla ağlarlar ve bu durum haftada en az 3 gün tekrar eder. Bu sorun aileleri fazlaca endişelendirebilir. Tedavi gerektiren herhangi bir sorun olmamasına rağmen, ebeveynler en çok bu nedenle doktora başvururlar.

KOLİK NASIL ANLAŞILIR?

Bütün bebekler zaman zaman ağlarlar, bu çok doğaldır. Fakat yine günde 2 saati geçen ağlamalarda doktorunuza danışmanızda fayda vardır.
Bebeğinizin ağlaması günde 2-3 saati geçiyorsa, 18.00-24.00 saatleri arasında akşamları daha da şiddetleniyorsa, huzursuzsa, sıkıntılı bir şekilde bacaklarını çekerek gaz çıkarıyorsa bu belirtiler koliğe işarettir.
Aşırı ağlamanın bebeğinize hiç bir zararı yoktur. İkinci aydan itibaren kolik ağlamaları azalmaya başlar. 3. - 4. aya geldiğinizde kaybolur. Ağlama nöbetlerini tamamen yok etmenin kesin bir yolu yoktur, ama bazı uygulamalarla süresi kısaltılabilir. Uzun vadede bu bebekler diğer bebeklere oranla daha duyarlı olabilirler.

KOLİĞİN NEDENLERİ

Sağlıklı olan her bebek doğumdan sonraki birkaç ayda farklı sebeplerden dolayı ağlayabilir. Koliğe neden olan sebepler tam olarak bilinmemekle birlikte, bebeğinizi rahatlatmanızın en iyi yolu onu kucağınıza alarak, hafif ve yumuşak hareketlerle karnını okşamanızdır. Bazen ılık bir banyo da ağrısını hafifletmeye yardımcı olabilir.

Bebeğe uygulanan bakım yöntemleri koliğe neden olmaz. İçiniz rahat olsun, kendinizi suçlamayın. Bebeğinizin aşırı ağlamasının nedeni çok gazının ya da karın ağrısının olması değildir. Gazını çıkarmak için bebeğinizi hırpalamayın ve özel biberonlara da gerek yoktur. Ağladığı sırada karnının çok fazla sert olduğunu farkederseniz paniklemeyin. Bunun nedeni ağlarken karnını kasmasıdır. Kollarını ve bacaklarını da kendine çekerek kasabilir.

ÖNERİLER

- Ağladığı zaman kucağınıza alarak onu sakinleştirmeye çalışın. Kucağınızda gezdirin ya da yavaş yavaş sallayın. Yalnız olmadığını, yanında olduğunuzu ona hissettirin.Dr. Harvey Krap'ın bu konuyla ilgili önerileri de çok işe yarar.Buradan okuyabilirsiniz:http://blogcuanne.com/tag/harvey-karp/


- Sakin ve sessiz bir yerde emzirin. Yediklerinize dikkat etmeniz gerekir. Bir görüşe göre, yediğiniz besinler örneğin; inek sütü, baharatlı gıdalar vb. bebeğinizde gaz yapabilir.

- Eğer hazır mama kullanıyorsanız doktorunuza başvurarak daha az gaz yapan bir mamayı tercih edebilirsiniz.Her markanın gazlı bebeklere özel maması var, meraklanmayın!

- Emzirirken ya da biberon ile beslerken bebeğinizin hava yutmamasına özen gösterin. Örneğin; meme ucunu olabildiğince geniş olarak bebeğinizin ağzına verin. Biberon ile besleniyorsa biberonu yatay değil, dik olarak verin.


- Stresli ortamlarda yaşayan bebeklerin gaz problemini daha çok yaşadığına dair araştırmalar var. Bebeğiniz için mümkün olduğunca sakin ortamlar yaratın, stresten uzak durmaya çalışın. Fırsat buldukça dinlenmeye çalışın. Siz ne kadar rahat ve mutluysanız, bebeğiniz de öyle olur.

- Bebeğinizi uyku düzenine alıştırmaya çalışın. Örneğin; geceleri daha çok uyumasını sağlayın. Uykusu geldiğinde kendi kendine uyumasına imkan yaratın. Gündüzleri ise çok uzun süreler uyumasına izin vermeyin.

- Açlık nedeniyle ağlamasını azaltmak üzere bebeğinizi sık aralıklarla az az besleyin.

- Emzik vermeyi de deneyebilirsiniz.
- Altının temiz olmasına dikkat edin.


Bütün bunların dışında kolikle başa çıkamadığını düşünüyorsanız, doktorunuza danışarak ilaçla tedavi yöntemini tercih edebilirsiniz. Fakat bilmelisiniz ki, koliği kesen sihirli bir ilaç yok. Ve ilaçların da yan etkileri olabilir.

Bebeklerde gaz sancısının (koliğin) genellikle mide bağırsak problemlerinden kaynaklandığı düşünülse de, yapılan bazı araştırmalara göre çıkış noktası bebeğin anneyle kurduğu ilişkidir. Anne gergin olduğunda ve emzirme deneyimi keyifle yaşanmadığında; anne bebeğini tedirgin tuıtar ve bebek de bunu hisseder. Bir an önce karnını doyurup, memeden çekilmek ister. O yüzden hızlı hızlı emer ve dolayısıyla hava da yutar ve bu gaz olarak karşımıza çıkabilir. Burada olayı başlatan ilişkidir; bebeğin annenin kucağında tedirgin durması, keyif alarak, sindire sindire emmemesidir. Örneğin; İngiltere’de yapılan bir araştırmada 5 yıl boyunca anne babası olmayan çocuklar gözlenmiş ve bu çocuklarda kolik sorununa rastlanmamış. Yani, ilişki yoksa kolik da yok denilebilir. Sonuçta, emzirmeye-ilişkiye eşlik eden süreçlerin, davranışların üzerinde durulup, düşünülmesinde büyük yarar var.
Ama bu demek değil ki; her kolik bebeğin annesiyle olan ilişkisi kötü..


Kolik bebeklerde anne - bebek teması çok önemli. bunun için de wraplar süper!! tavsiye ederim.. Bunun içinde http://www.sleepywrap2.blogspot.com/ bu steyi öneririm. Ben de kullandım. gerçekten bebğinizle bütünleşmek çok güzel..


White noise da çok işe yarıyor.http://arsiv.sabah.com.tr/cp/rop101-20070311-102.html buradan Buzuki orhan'ın neden bir cd hazırldığı ile hikayeyi de okuyabilirsiniz.

 Kolik bebekler genelde anne karnında kalmak isteyen bebekler . O nedenle annenin yakınlığına çok ihtiyaç duyuyorlar. Klasikleşmiş fakat günümüzde uzaklaşılmış olan kundaklama da işe yarıyor. Özellikle bebeğin uyutacağınız zaman kundaklarsanız, ellerini uykuda oynatırken kendini uyandırmaz, daha uzun ve huzurlu bir şekilde uyuyabiliir.

Bir de ılık duş ardından elma yağı veya bebeğine banyo sonrası kullandığın bebe yağı ile yapacağınız masaj çok etkili olabillir.Bebeklere masaj yapmanın ne özel bir tekniği ne de belli bir sırası vardır; esas sorun bunu onların küçük bedenlerine uydurabilmektedir. Bebeğin vücudu çok küçük olduğundan, en çok sıvazlamaları kullanacaksınız.

Bebeğiniz için bir rahatlama ve rahatlatma tekniği olan masajın temeli, eller yardımıyla bebeğin tüm vücudunda yumuşak dokunuşlar yaratmaktır. Masaja, bebeğinizin başından başlayarak kollarına, karnına, kol ve bacaklarına uyguladığınız hafif dokunuşlarla başlayın. Kendinizi güvende hissettikçe ve bebeğiniz alıştıkça, uyguladığınız basıncı yavaşça arttırarak masaja devam ediniz.

Masaj sırasında üzerinde çalıştığınız bölge elleriniz için fazla küçükse, parmak uçlarınızla masaj yapın. Bebeğinizin hoşuna giden hareketleri hemen keşfedeceksiniz. Tüm hareketleriniz yavaş ve dengeli olsun; kendinizi zorlamayın, stres yapmayın, bırakın elleriniz sizi yönlendirsin.

Masaj yaparken yüz de dâhil olmak üzere tüm bölgelerde badem veya zeytinyağı gibi hafif bir bitkisel yağ kullanın. Bebekler için uygun olan bu yağları kolayca bulabilirsiniz. Bebek yağı mineral esaslı bir yağdır, deri tarafından kolayca emilmez.

Bu arada kolik bir bebeğe sahip çok zordur. O nedenle arada sizin de rahatlatılmasının da önemi var. Anneniz, kardeşiniz veya size yakın olan bir arkadaşınızdan arada mutlaka size destek olmasını rica edin. Eşiniz eve geldiğinde , dışarı bir markete bile gitseniz sizi rahatlatacaktır. Siz iyi olmalısınız ki bebişiniz de iyi olsun. Siz de ara ara nefes egzersizleri de yapabilirisniz

6 Aralık 2010 Pazartesi

ANNELİK YOLUNDA HAMİLE KURSU

Benim ve psikolog bir arkadaşımla beraber hazırlayıp, eğitimleri verdiğimiz Annelik Yolunda hamile kursumuz da gebelik, doğum ve bebek bakımı ve beslenmesi hakkında size yardımcı olacak eğitimler veriyoruz..

Gebelik,doğum ve en sonunda ulaştığınız bebek.. Bunlar bir anne ve baba adayının hayatında dönüm noktalarıdır. Biz bu dönüm noktanızın en iyi şekilde olması için sizlere destek vermeye çalışıyoruz..


Eğitimlerimiz interaktif şekilde yaplımaktadır. O nedenle en fazla 5 çiftten oluşmaktadır. Derslerimiz teorik bilginin dışında uygulamalardan da oluşmaktadır. Kursumuza gelirken , özellikle yanınızda birşey getirmenize gerek yoktur. Sadece rahat kıyafetler giyebilirsiniz.

Annelik Yolunda hamile kursumuz 3 oturumdan ve doğum sonrası anne-baba ve bebek toplantısı olmak üzere 4 oturumdan oluşmaktadır.
Kursumuza babalarında katılmasını anne adaylarına tavsiye ediyoruz. Eğer baba adayı gelmek istemezse size doğum ve sonrası destek olacak kişi ile kursa katılabilirsiniz.

Kursumuza 12-13 gebelik haftasını tamamlamış olmanızı tavsiye ediyoruz.Aralık ayındaki kursumuzun kontejanı dolduğundan dolayı; yakında başlayacak ilk kursumuz;

09 Ocak Pazar (Saat 12:00- 14:00 arasında) yeni sınıfımız açılacaktır.

Kursumuz Gayrettepe 'dedir. Adres: Yıldız posta cad. Emel apt. A Blok no:14/4 Gayrettepe

Kurs ücretimiz için bizi arayaıp, bilgi alabilirsiniz.
Kursumuzun içeriği;

ANNELİK YOLUNDA HAMİLE KURSU


4 HAFTALIK PROGRAM
1.OTURUM:

Hamilelik ve bebeğin gelişim süreci,

Doğum çeşitleri ve doğumun fizyolojisi,

Doğum sırasındaki anestezi çeşitleri,ağrısız doğum,

Doğuma hazırlık

Normal doğum yapmak isteyen anne adayları için, normal doğuma yönelik nefes egzersizleri ,ıkınma teknikleri ve masaj teknikleri anlatılacaktır.

Doğum planımız nasıl olmalı?

Bebek odası hazırlığı ve doğru alışveriş,

Doğuma giderken anne ve bebeğin valiz hazırlığı

Hamilelik psikolojisi

RAHATLAMA NEFES EGZERSİZLERİ


2.OTURUM:

Emzirme ve anne sütü,

Yenidoğan bakımı;

-göbek bakımı,

-yeni doğan sarılığı,

-bebeğin altının değiştirilmesi,(babaları da uygulamaya katarak)

-bebeği tutuma ve taşıma,

-bebeği giydirme,

-yenidoğan refleksleri,

-bebeğin yıkanması,

-bebeğin gazının çıkarılması,

-bebek için rahatlatma masajı,

-bebeğin aşıları,

-bebeğin uyku düzeni,

-bebeğin tırnaklarının kesilmesi ve bakımı,

-bebeğin ağlaması ve onu sakinleştirmenin püf noktaları,

*0-6 ay anne - bebek ilişkisinin önemi:dünya ile ilk ilişki ve

bağlanma,

BEBEĞE YAPILACAK EGZERSİZLER

3.OTURUM:

Lohusalık bakımı,

Lohusalık Sendromu,

Yeni rolleriyle doğumdan sonra eşlerin ilişkisi,

Doğum sonrası ve emziren annenin beslenme

Çalışan annenin işe dönme: anne ve bebeğin ayrılık hazırlığı

Doğum sonrası anne ve bebek

NEFES VE RAHATLAMA EGZERSİZLERİ


4. OTURUM:

Doğumdan sonraki ilk 2 ay içerisinde anneler ve babalar bebekleri ile birlikte anne -bebek -baba grubumuza katılabilir ve zorlandıkları konularda danışmanlık hizmeti alabilirler.Bu oturumumuza Pedagog katılacaktır.Ayrıca psikoloğumuz ve hamile eğitmeni arkadaşımızda bulunacaktır.

Eğer katılmayı düşünürseniz 01 Ocak 2011 kadar aşağıdaki formu doldurup, bize email olarak göndermenizi rica ederiz.

ESRA ERTUĞRUL & GONCA ŞENSÖZEN

iletişim no: 05554053703 den bize ulaşabilirisiniz.

Sevgiler..



KATILIMCI TALEP FORMU


Adınız- Soyadınız.


Telefon:


E-mail adresiniz:


Dr. Adı:


Gebelik haftanız:


Muhtemel doğum tarihiniz:


Bize nereden ulaştınız: