30 Haziran 2014 Pazartesi

Pegasus, çocukların hayallerindeki tatili Dünyanın En Güzel Hediyesi’ne dönüştürüyor.

Pegasus’un yeni uçaklarına kız çocuklarının isimlerini verdiğini biliyor muydun?

İlk duyduğumda beni çok şaşırtan çok da mutlu eden bu bilgiyi sizinle paylaşmamın çok güzel bir sebebi var!

Pegasus Aile Bireyleri arasındaki geleneği 2011 yılından bugüne misafirleri ile paylaşan ve yeni uçaklarına kız çocuklarının ismini veren Pegasus, kampanyaya bu sene harika bir sürpriz daha eklemiş ve Dünyanın En Güzel Hediyesi’ni kız çocuklarına vermek için tatlı mı tatlı bir yarışma başlatmış!

Düzenlenen resim yarışması ile kız çocukları “hayallerindeki tatilin” resmini çizecek, Pegasus'un yepyeni uçağı seçilen resimle boyanacakmış. Üstelik o uçağın ismi de yine o minik kızın ismi olacakmış.  

Kızının hayalindeki tatili gökyüzüne taşımak senin elinde! Dünyanın En Güzel Hediyesi’ni kızına vermek için dunyaninenguzelhediyesi.com’a tıkla, yarışmaya katıl.

Benim minik kızım resim yapamayacak kadar küçük ama ona da Dünyanın En Güzel Hediyesi’ni vermek istiyorum dersen de ucagaisimver.com adresinden çekilişe katıl, kızının ismi yepyeni başka bir uçağa verilsin. Düşünsene kızının adı göklerde gezecek! Gerçekten de ona verebileceğin #engüzelhediye.  

Dünyanın En Güzel Hediyesini kızına vermeye hazırsan, istikamet www.dunyaninenguzelhediyesi.com :)

Bir boomads advertorial içeriğidir.

TAVUK HAKKINDA YANLIŞLAR- DOĞRULAR




Geçtiğimiz haftalarda Banvit'in bir toplantısına katıldım.
Kafamı kurcalayan pek çok sorunun cevabını burada buldum.Geçtiğimiz yıllar da başlayan ve hızla ilerleyen tavuk karşıtı fikirler maalesef biz annelerin kafasını karıştırdı ve karıştırmaya da devam ediyor.
Benim bu toplantıda dinlediğim Banvit'in Kurumsal İletişim Müdürü İlgi hanım bende gerçekten güven telkin etti. Abartısızca hemen hemen kafamızda geçenleri tek tek cevapladı.
Ben, eşim ve kendim için tercih etrtiğim bir markaydı, Banvit. Kapalı, poşetlenmiş olması hoşuma gidiyordu. Ama oğlum dünyaya gelip bir de ek gıda sürecine girdiğimizde etraftan duyduklarıma tepkisiz kalamadım. Oğlum için organik adıyla satılan tavuklardan aldım. Fakat onların çok pahalı olması ve benim organik denilen ürünlerin çoğuna inanmaman nedeniyle oğluma neredeyse 2 yaşına kadar tavuk vermedim. Fakat bir gün annanesinde tavuk yiyip ve hoşuna gidince kendimce artı ve eksilerini düşünüp, kendimize aldığımız Banvit tavuklardan oğluma da yedirmeye başladım. Yine de çok sık değildi. Kafam karışıktı , maaalesef. Bu toplantı beni gerçekten rahatlattı:)

Soru- cevap şeklinde başladı toplantı. Birçok görsel ve samimi açıklamalar oldu.






Hemen hemen herkesin kafasındaki soru ''Tavuklar dip dibe yaşıyorlar ve bu sıkışıklıkta kemikleri bile kırılıyormuş''. Bunu o kadar çok duyuyordum ki.. Banvit tesislerinmin fotoğraflarını paylaştı bizlerle İlgi Hanım. Gayet temzi ve rahat kümesler. Burada tavukların kemiklerinin kırıldığını asla inanamazsanız. Ayrıca bu tesisilerin kapılarının herkese açık olduğunu ve istediğimizde ziyarte edebileceğimiz de eklediler. Ramazan ayından sonra bizler için bir gezi düşündüklerini söylediler. Oraya gittiğimde sizlerle anında paylaşımlar da bulunurum.
Bir diğer kafamı karıştıran sorudan da bahsedildi.''Tavukların kesilme süreleri'' Etraftan duyduğum tavuklara hormon veriyorlar kısa sürede büyüyüp hemencik kesiliyorlar. Aslında öyle değilmiş. Banvit tavukları 40 gün sonunda kesiliyormuş. Organik denilenler ise 80 günde kesiliyormuş.
Organik organil diye son dönemde o kadar çok şey paarlanıyor ki , açıkçası mümkün oldukça onlardan da uzak durmaya çalışıyprum. Özellikle organik tavuklar Bandırma'dan gelmesi , makbuluymuş. Ama baktığımızda sanayinin de en çok olduğu yer. Biliyoruz ki organik olması için tüm tavukların belli metre karede dolaşmaları, bulundukları yerin sanayi alanından belli uzakta olması ve yemleinin de organik olması gibi birçok basamak var. Çok merak ettiğim kaç tanesi bunu uyuyor.
''Tavuklara antibiyotik verilmesi'' konusunu da İlgi hanım paylaştı bizlerle. Tavuklara yemlerinin dışında verilen her türlü ilaç tavuğun kesilme süresini arttırdığı için ekstra maliyete neden oluyormuş. O nedenle ''tavukların hastalanması ve ilaç kullanmasını biz de istemiyoruz'' dedi. Nasıl bizim çocuklarımız hasta olunca antibiyotik kullanıyoruz, tavuklar da hastalanınca maalesef kullanmak zorunda kaldıklarından bahsetti.
Ayrıca tavuklar GDO'lu yem yiyip-yemediği sorulunca da verdikleri yemlerin %70 Mısır %20 Soyadan  ve %10 Proteinden oluştuğunu söyledi. Mısır'ı Türkiyeden aldıklarını ve Türkiye de yetişen mısırlarda GDO olmadığını söyledi. Soya ise GDO içeriyormuş.Bunun nedeni GDO bulunmayan Soya'nın sadece Hindistan da yetiştiğini,bunu da Avrupa ülkelerinin aldığını söyledi, İlgi Hanım.O nedenle GDO içeren Soya kullanılıyormuş.Direkt olarak insanın almadığı GDO'nun  insan sağlığı için de sakıncalı olmadığını söyledi.
Bir de sanırım en çok söylenen ''şimdi ki tavuklar hemen pişiyor ve eskisi gibi kokmuyor''sorusudur. Bunun nedeni 40 güne daha az yağlı ve daha az kaslı tavuklar olduğu, isterlese Banvit'te de satılan 80 günde kesilen daha kaslı ve daha yağlı tavuklar alabileceğimizi söyledi. Böyle kaslı ve yağlı bir tavuğun daha uzun sürede pişeceği ve daha kokulu olacağını söyledi. Çok da mantıklı:)) Kısaca tavuk kartlaştığında, daha yağlı olduğundan daha uzun sürede pişen ve daha kokulu tavuklar halini alıyormuş..

www.katkisizsevgi.com diye çok güzel bir sitelerinin olduğunu ve içeriğinin de çok gelişmiş olduğundan bahsettiler. Bende incelediğimde çok sevdim. özellile ne pişirsem sorusunun yanında pek çok yararlı bilgiye de ulaşabiliyorsunuz.Tavsiye ederim..



Bu bilgilerin dışında Banvit ürünlerini istersek artık online da alabileceğimiz bir sitesinin olmasını öğrendim. Bu benim ve özellikle internet alış verişini seven eşim için çok güzel bir haber oldu. En kısa sürede Banvit'in sitesinden sipariş vereceğim: Onu da sizlerle paylaşırırm.

Herkese sevgiler:))

29 Haziran 2014 Pazar

EMZİREN ANNENİN DİKKAT ETMESİ GEREKEN NOKTALAR:



Meme başı çökmesi, çatlaması, ağrılı ve şiş göğüsler annenin süt vermesini güçleştirir ve sütün azalmasına yol açar. Bu nedenle; daha gebelik döneminde göğüsleri emzirmeye hazırlamak gerekir. Bu gibi durumlarda birtakım öneriler işinize yarayabilir:
1-Yaşamın ilk 4 -6 ayı bebeğin zihinsel ve bedensel açıdan sağlıklı olması için çok önemlidir. İlk 4-6 aylık dönemde anne sütü yeterli derecede D vitamini dışında bebeğe hiçbir şey verilmemelidir. Annenin huzurlu olması, dinlenmiş olması ve iyi beslenerek bebeğini emzirmesi sağlanmalıdır.
3-Sık sık isteyerek emzirme; meme bezlerini uyararak süt yapımını arttırır.
4-Emzirme döneminde kilo vermeye çalışılmamalı, başarılı emzirme ile 6 ayda normal kiloya inebilinir. İnilmezse; anne ilk 4-6 aylık periyotlardan sonra zayıflama diyeti uygulamalıdır.
5-Gebelik sırasında önerilerden daha fazla kilo alınmışsa her ay 2 kilo kaybetmek normaldir. Ayda 2 kilodan fazlası doğru olmayacaktır.
6-Emziren anne zayıflama diyeti yapmamalı; unlu, yağlı ve şekerli besinleri aşırı yememeye çözen göstermelidir.
7-Meme başınız çökük ise; gebeliğin 5. Ayından sonra belli aralıklarla elle masaj yapılmalı; doğumdan sonra sorun halen devam ediyorsa emzirmeden önce pompa ile hafifçe sağma işlemi, yapılıp, göğüs ucu çıkarılabilir. Ayrıca göğüs kalkanı da kullanıla bilinir.
8-Emziren anne, meme başında çatlak olmaması için her emzirmeden sonra meme ucuna bir, iki damla kendi sütünden sürmelidir.
9-Göğüs, iyi boşaltılmazsa memeler şişer, sertleşir ve deri kızarır. Bu durumda; bebeği daha sık emzirmek veya sütü sağmak gerekir.
10-Doğum sonrası ilk birkaç gün anne sütü yeterli gelmiyorsa, bebeğe hemen mama biberonu verilmemelidir

25 Haziran 2014 Çarşamba

21 HAZİRAN DA DR. BAŞAK NAMDAR ÇELİKKAN VE ESRA ERTUGRUL'UN YAPTIĞI EK GIDA SEMİNERİ...













































28 Haziran da Aydın Üniversitesinde Bebek Akademisi Başlıyor!! İlk Ders; DOĞUM!!!!

Doğum şekli ne olursa olsun, her doğum bir mucizedir! Doğumu doğru öğrenip, korkulardan özgürleşerek, eşiniz ve bebeğinizle yapacağınız bu en özel yolculuğun neşesini hissedip, tadını çıkarmanız için size destek olacağız :)) Eğitim içeriği: Hamilelik döneminde egzersiz yapmanın yararları Bedeni ve zihni doğuma hazırlamak Doğumun aşamaları Doğum şekli ve doğum yeri hakkında karar verebilmek Hamilelik döneminde ve doğum esnasında yardımcı olabilecek pozisyonlar, nefes teknikleri, Kegel egzersizi, perine masajı Hamilelik süresince oluşan kaygıları azaltmak, doğum esnasında sancılar ile başa çıkabilmek için olumlama teknikleri Doğum planı oluşturmak Doğumla ilgili korkulardan kurtulmak Doğuma giderken anne ve bebeğin valiz hazırlığı Hastane uygulamaları hakkında bilgilendirme Doğum hakkında tüm detaylar konuşulacaktır. Eğitim Tarihi: 28 Haziran cumartesi saat 15:00-18:00 olacaktır. Eğtim ücreti: 75 TL +KDV Eğitim yeri: Aydın Üniversitesi Beşitaş SEM Kayıt için; goksusalman@aydin.edu.tr

Çocuklara yemek yedirmenin 11 yolu



Herkesin sevdiği bir ana yemek hazırlayın: Çocuğunuzun hiç sevmediği alışılmamış yemekleri denemekten kaçının. Bazı çocuklar güveç gibi karışık yemekleri sevmezler. Bu tip yemekleri çocuğunuz biraz büyüdükten sonra mönünüze dahil edin.

İzin verin: Eğer çocuğunuz kırk yılda bir ana yemeği yemeyi reddettiyse, onu kırmayın. Ana yemek yerine geçecek başka birşey yemesine izin verin. Bu, kendi için hazırladığı kahvaltılık mısır gevreği yada basit bir sandviç olabilir. Asla çabuk hazırlanan yemeklerin aşçısı olmayın ve yemek zamanı için ekstra yiyecekler hazırlamayın. Çocuk, aile için hazırlanan yemekten yemeyi öğrenmeli.

Saygı gösterin: Eğer çocuğunuzun aşırı derecede sevmediği birkaç yiyecek varsa, ( özellikle midesini bulandıran ) bu yemeği aile yemeğinin bir parçası olarak hazırlayıp çocuğunuza servis etmeyin. Asla çocuğunuzu tüm yiyecekleri yemeye zorlamayın. Bu sadece güç mücadelesine, mide bulantısına ve hatta kusmaya neden olacaktır.

Meyve yemeye teşvik edin: Sebzelerin çiğnenmesi zordur ve bazılarının acı bir tadı vardır. Genellikle çocuklar ve hatta birçok yetişkin tarafından sevilmezler. Unutmayın ki sebzeler ve meyveler aynı esin grubundandır. Yenmesi hayati zorunluluk taşıyan hiçbir sebze yoktur. Bu nedenle sebze yememekte ısrarcı olanlara meyve yedirmeyi deneyin. Çünkü sizinde ısrarcı olmanız çocukların sebze yememeyi suçluluk duygusu olarak algılamasına neden olabilir.

Şikayetlere son verin: Önlerine konulan yemeği yemek istemediklerini söyleyebilirler ya da tabağın kenarında bırakabilirler. Bu durumda onlara kızmayın. Ancak şikayet etmenin kabul edilemez olduğunu açıkça belirtin.

Yeni tatlar denemesini isteyin: Çoğu tatlar sonradan edinilmiştir. Çocuğunuz, sevmediği bir yiyeceği daha sonra severek yiyebilir. Yemek seçen bazı çocukların yeni tatlar denemesi için, başka insanların bu yemeği yediğini 10 kere görmeleri ve bu yiyeceği sevmeden önce de 10 kez bu yemeği tatmaları gerekebilir. Yeni yiyeceklere alışmanın normal sürecini hızlandırmaya çalışmayın. Bir çocuğu belli aralıklarla sevmediği yiyecekten bir parça yemeye zorlamak onu seveceği anlamına gelmez. Bunun yerine söz konusu olan yemeği denediklerini söylediklerinde onlara inanmanız daha iyi olur.

Tatlılar konusunda tartışmayın: Anlaşmazlık yaratan diğer bir konuda ” Tabağındakileri bitirmezsen tatlı yiyemezsn” kuralıdır. Doğru olan çocuğunuzun ne yediğine bakmadan ona tatlı vermenizdir. Ancak ana öğünde yeteri kadar yenilmediğinde de ikinci tatlıya izin vermeyebilirsiniz. Tatlı, sadece şeker ve benzerleri olarak anlaşılmamalıdır; meyve gibi besleyici besinleri de tatlı olarak çocuğunuza sunabilirsiniz.

Yemeğin süresini uzatmayın: Tüm aile yemeğini bitirip kalktıktan sonra çocuğunuzu yemeğini bitirmesi için zorla sofrada tutmayın. Yaptığınız onu zorlamak ve ikinizin de zamanını boşa harcamaktan başka birşey olmaz.

Yemek süresini eğlenceli hale getirin: Yemek zamanını önemli bir aile olayı haline getirin. Çocuğunuzu arkadaşça bir konuşmanın içine çekin. Onlara gününüzün nasıl geçtiğini anlatın ve kendi günlerinin nasıl geçtiğini sorun. Yemekle alakalı olmayan eğlenceli konulardan bahsedin. Yemek zamanını, eleştiri ya da kontrol mücadelesi yapılan bir zaman haline dönüştürmeyin.

Her zaman yemek konuşmayın: Çocuğunuzun yanında onun ne yiyip ne yemediği hakkında tartışmayın. Çocuğunuzun iştah derecesinin onun kalori ihtiyaçlarını karşılayacağına güvenin. Ayrıca sorun çıkarmadan yemeğini yediği için onu övmeyin. Çocuğunuz sizin yemek beklentilerini karşıladığı için ona rüşvet ya da ödül vermeyin. Çocuklar kendi iştahlarını tatmin etmelidir, ebeveynlerininkini değil. Ancak bazen tadını ya da yapısını sevmediği yeni bir yiyeceği denediği için çocuğunuzu övebilirsiniz.

Çocuğunuza günlük bir multivitamin vermeyi gözden geçirin: Çoğumuz için vitamin tabletleri almak muhtemelen gereksiz olsa da, bunlar normal miktarlarda alındıklarında zararlı değildir ve çocuğunuzun yeme alışkanlıkları hakkında rahatlamanızı sağlayabilirler.

Bebeğiniz katı besinleri istemiyorsa


Katı yiyeceklere başlandığında genellikle bebekler şu bilinen kuralı izler; şüphedeyse, yediklerini kusar. Katı yiyeceklere yeni başlayanlar doğal olarak yeni tadlara, niteliklere ve katı beslenmenin metoduna değişken bir tavır sergilerler. Bir hafta isterler, diğer bir hafta istemezler. Böyle bir durumda size aşağıdaki önerileri sunuyoruz:
Kaşık olarak parmak ucunuzu kullanın
Bebekler kaşığa nazaran parmakları daha hoş karşılarlar. Bir parça pirinci ya da muz püresini parmaklarınıza koyun ve bunu oradan emmesine izin verin. Bu şekilde rahat yemeyi öğrendikten sonra, bir miktar yiyeceği dilinin ucuna yerleştirin böylece zamanla dilinin ucundaki yiyeceği geriye doğru boğazına atarak yutmayı öğrenebilir. Bazen dilinin tam ortasına yiyeceği yerleştirmek bu prosedürü öğrenmesini teşvik etmeye yardımcı olur.
Plastik kaşık deneyin
Metal kaşıklar soğuk hissi verir ve bebeğinizin öğünlerinde başka bir şeyin dikkatini çekmesini istemiyorsanız bu soğuk metal kaşıkları kulanmayın.
Yemesi için zorlamayın
Bebeğinizi beslemenizdeki amaç, ona yeni tadlar, nitelikli gıdalar ve yeme metodlarını tanıtmaktır. Bu süreçte, bebeğiniz sık sık iki ileri bir geri şeklinde gelişme gösterecektir. Zaman zaman bebeğinizin katı yiyecekleri reddetmesi beklenen birşeydir. Bu olduğu zaman, bırakın ve başka bir gün deneyin. Bebeğiniz hazır olduğunda yiyecektir.

YOĞURT NEDEN SAĞLIKLI BİR BESİNDİR?


* İçerdiği canlı kültürler bağışıklık sisteminin sağlıklı gelişiminde çok önemli rol oynar. Bağışıklık sistemini destekler.
* İçerdiği canlı kültürlerle laktoz entoleransı, kabızlık, ishalle seyreden hastalıklar, kalın bağırsak kanseri, H. pylori enfeksiyonu ve alerjik hastalıklara karşı önleyici ve tedavi edici özelliği vardır.
* Bağırsak hareketlerini arttırır.
* İshalin iyileşmesini hızlandırır. Araştırmalar ishalli hastalıklar seyrinde yoğurt yiyen çocuklarda ishalin daha kısa zamanda düzeldiğini göstermiştir. Benzer şekilde antibiyotik kullanılırken yoğurt yenilmesi, antibiyotiğin bağırsaklardaki dost bakterilerin en az zarar görmesini sağlar. Antibiyotiğe bağlı ishal gelişimini de engeller.
* Kalsiyumdan zengindir. İçerdiği canlı kültürler kalsiyum emilimini arttırdığı için aynı miktardaki süte oranla daha yararlıdır.
* Zengin bir protein kaynağıdır. Mayalanma süreci nedeniyle içerdiği proteinler bir miktar parçalanır ve daha kolay sindirilir.
* Hem proteinlerinin daha iyi sindirilebilmesi hem de mineral emiliminin daha fazla olması nedeniyle yoğurt büyüme çağındaki çocuklar için çok kıymetli bir besindir.

Bebeklere yoğurt


Türk mutfağının vazgeçilmez besinlerinden biridir yoğurt… Atasözlerimize, fıkralarımıza ve hatta türkü sözlerine bile girmiştir. Göle yoğurt çalar Nasreddin Hoca bir fıkrasında… “Ya tutarsa…” der. Bilirsiniz, “Her yiğidin bir yoğurt yiyişi vardır.” Sık sık da “Sütten ağzı yanan yoğurdu üfleyerek yer” deriz.
Sağlıklı beslenme ve sağlıklı ürünler konularında bilgi ve bilinç düzeyi arttıkça batı toplumlarında da yoğurdun güncelleştiğini ve daha fazla tüketildiğini görüyoruz. Hatta içine probiyotik ve prebiyotik ilave ederek fonksiyonel besin olarak tüketiyorlar yoğurdu. Yoğurdun ilk defa nerede yapıldığına dair güvenilir kesin bilgi mevcut olmamakla birlikte elimizdeki kaynaklar da yoğurtun orta Asya Türkleri tarafından bulunduğunu gösteriyor. Hatta ünlü sözlüklerde yoğurt sözcüğünün ve yoğurdun Türk kökenli olduğu yazılıyor.
“Mayasız yoğurt çalınmaz …” demiş atalarımız… Evet, yoğurt yumuşak kıvamlı fermente bir süt ürünüdür ve süt mayalanırken birbirinin etkisini arttıran iki canlı kültür maya olarak kullanılır. Bu kültürlerin süt üzerindeki etkisiyle tipik yoğurt lezzeti ve kıvamı mümkün olur. Ayrıca, yoğurdun imal edildiği süte göre daha üstün, besleyici ve sağlıklı bir besin olması da bu kültürlerin etkisiyle gerçekleşir.
“Zemheride yoğurt isteyen, cebinde inek taşır…” diye bir atasözümüz var. Bir gerçeğin ifadesini barındıyor içinde… Evet, her türlü süt yoğurt üretiminde kullanılabilirse de en sıklıkla inek sütünden imal edilir. Son zamanlarda keçi sütü, anne sütü ve hatta biberon mamaları da yoğurt üretmek için anneler tarafından kullanılmaya başlandı. Bunu niçin yaptığımız çok önemli… Amacımızı iyi belirlemek gerek… Bebekte inek sütü alerjisi varsa anne sütü kullanılabilir. Maya olarak kullandığımız yoğurdun inek sütü içerdiğini dikkate alarak bu uygulama yapılabilir. Yine bu amaçla keçi sütü kullanıyorsak, keçi sütüne karşı alerji gelişebileceği ihtimalini de unutmamalıyız. Biberon mamaları da inek sütü proteini içerdiği için alerjisi olan bebeklere yoğurt yapmak için dikkatli kullanılmalıdır.

Neden bazen yoğurt tutmaz? Evde ilk defa yoğurt yaparken genellikle maya olarak hazır yoğurt kullanılır. Elde edilen yoğurt daha sonra da maya olarak kullanılır. Ve bu uygulama sürdürüldükçe yoğurt her defasında daha sulu olur ve sonunda yoğurt tutmaz. Çünkü maya olarak kullandığımız yoğurdun içindeki canlı kültür sayısı gittikçe azalmıştır. Yoğurdun kalitesi de yararlı etkileri de azalır. Yoğurdun tutmasını da yararlı bir besin olmasını da sağlayan içindeki canlı kültürlerdir. Yoğurdun tazeliğini belirleyen de içindeki canlı kültür sayısı ile belirlenen mayanın kalitesidir.

Ek besinlere erken başlanmamasının nedenleri:


•Erken verilen ek besinlerin, bebeğin anne sütünden tam yararlanmamasına neden olması.
•Anne sütündeki koruyucu ve gerekli enzimlerin alınamaması.
•Büyüme açısından bir üstünlüğünün olmaması.
•İlk aylarda dilin dışarı itme refleksinin güçlü olması.
•Çiğneme becerisinin 4 aydan önce gelişmemiş olması.
•Böbrek fonksiyonlarının yeterince gelişmemesi.
•Sindirim sistemindeki gıdaları parçalayan enzimlerin yeterince salınmaması.
•Alerjik hastalıkların artmasına yol açması.
•Başta zatürre ve ishal olmak üzere hastalıkların artmasına yol açması.6. ayda artık bebeklerimizin anne sütü dışındaki gıdalarla tanıştırılmaları gerekir. Bu dönemde çocuklarda çok belirgin olarak yetişkin gıdalarına özenme, annenin babanın yediği gıdayı tatma arzusu vardır. Çoğu anne baba bunu “Yerken ağzıma bakıyor, dayanamayıp tattırıyoruz,” şeklinde ifade eder. Bebeğin bu aylarda gösterdiği tepki, merak ve her şeyi ağzına götürme isteği ile alakalıdır. Fakat bu tepki ağzına götürdüğü her şeyin yaşına uygun ve sindirebileceği gıda olduğu anlamına gelmez. Ek gıdalara başlanırken arada tattırma yerine düzenli öğün şeklinde başlanması uygundur. Bu şekilde düzenli bir beslenmede gıdalar saatinde ve yeterli miktarda tüketilir ve ileride oluşacak abur cubur yeme alışkanlığının önüne geçilmiş olur.Unutmayalım ki: çocuklar yeme alışkanlıkları dâhil her şeyi ebeveynleri ve onları yetiştiren diğer büyüklerinden öğrenirler. Çocuklardan istediğimiz sağlıklı beslenme alışkanlığını kendimiz benimseyip uygulamazsak çocuğumuzun eğitiminin yetersiz kalacağını bilmemiz gerekir.